ÇEVREMİZİ GENİŞLETEBİLİRİZ 18 Agustos 1995)

Burada yaşayan bizlerin, çevremizi genişletif ufkumuzu daha geniş açabilmemiziçin elimizde çok büyük imkanlar vardır. Bu imkanları kullanarak kendimizi ve ülkemizi daha doğru ve güzel bir şekilde tanıtma şansına da sahop olabiliriz. Ama bazen kendimmizi kaptırdığımmız yaşantı biçimimizden bu imkanları tam olarak kullanamamış olabiliriz. Eğer bir mesleğimiz var ise meleğimiz ile ilgili toplantı ve seminerlere katılıp bilgi ve becerilerimizi arttırdığınız gibi konuşacak yeni yeni kişiler de bulup çalıştığımız alandaki yeni gelışmeleri yakından takip edebiliriz. Eksiklikleriizi kısa zamanda giderip kendi alanımızda daha ilerilere gidebiliriz. Eğer bir mesleğimiz yoksa bu ülkede yaşayanlara ve isteyenlere bir meslek öğrenmek için çok büyük imkanlar sağlanmaktadır. Yeter ki isteyelim.

İçinde yaşadığımız modern dünyada kendi ve yaptıklarını en iyi tanıtabilen kazanmaktadır. Ülkemizden 18 mil uzağa bin buralarda düzen kuran bizler çok cesaretli ve çalışkan kişileriz. Bu çok kolay bir iş değildir. Evet bunları bizler başardık ve daha iyisini de yapabilecek güç içimizde var. Burada yaşayan diğer toplumlara iletişimde bulunarak modern Türkiye’nin güzelliklerini ve Türkler’in çalışkanlıklarını ve becerilerini onlara anlatabiliriz. 13 yıl önce buraya geldiğimde eşim için, senin kaçıncı hanımın? Hani senin fesin nerede? Siz Türk olamazsınız, Türkler kısa boylu esmmer, kaba bıyıklı olur, sonra Türkler’den bilgisayarcı falan çıkmaz, demişlerdi. Ben de 1923'ten bu yana Türkiye’de ancak bir evlilik yapılıyor, kısa boylu bıyıklı olabiliriz ama kafamızın için modern dünyanın getirdikleri ile güncellenmiştir diye çevap vermiştim. Ama insanlar nasıl oluyor da Türkleri ve Türkiye’yi hala tanımıyorlar diye çok ağırıma gitmişti. Halbuki bize liselerde Missisipi nehrinin debisini, Yeni Zelanda’nın yüz ölçümünü ve bitki örtüsünü bile öğretmişlerdi.

Sonradan anladığım kadarı ile adamlar ancak gerekli olanı beyinlerinde tutuyorlardı. Türkiye ve Türkler hakkındaki bilgileri ise 1915-1920 yıllarında Gelibolu’da savaşan askerlerden aldıkarı kadardı. Çalıştığı yerde şu anda Türkiye’yi de Türkleri de çok iyi tanıyorlar. Türk yemeklerinin adını ve tadını bile öğrendiler. Üç kişi, yıllık tatilini Türkiye’de geçirdi. Geçen sene bir tanıdığım “Yahu bu adamlar bizi sevmiyor” diye dert yakınıyordu. Eğer bu adamlar Alman ve Pajonlarla bereber çalışıyorlarsa bizlerle de çalışırlar yeterki bizler kendimizi ve ülkemizi gerektiği gibi tanıtalım. Bu tanıtım işini, çevremizi genişleterek ve dadha çok kişi ile temas kurarak sağlayabiliriz. Çevremizi genişletmenin bir diğer yararı ise bizleri bazı kısır döngü rahatsızlıkarından kurtarabilir ve bizleri daha aktif, daha girişken ve daha hayat dolu bir yaşantıya sahip olmamızı kolaylaştırır. Birbirimize yaklaşırken daha akılcı ve anlayışlı olabilmemizi kolaylaştırır. Çevremizi genişletip yeni yeni kişilerle tanışmak ve yeni yeni fikirler öğrenmmek bir yerde duygularımızı ve beynimizi beslemektir. Örneğin, piknikte, parkta, çarşıda veya bir hafta sonu trene atlayıp Opera House’un oralarda dolaşırken yeni yeni kişilerle tanışıp konuşarak, gördüğümüz ve duyduğumuz yeni şeyler hep beynimizin ve duygularımızın bir beslenmesidier. Bu tür beslenmeler tıpkı yeme içme gibi bir ihtiyaçtır. Bu tür ihtiyaçların midesi kazınan birinin sağlıklı bir iş çıkarması zor ise değişik görüntü ve duygular ile beslenmeyen ve aynı konunun etrafında dönen bir beyinden de diğer kişilerle sağlıklı bir iletişim kurmasını beklemek zor olur. Çocuklarımız da çevreyi bizlerle tanısınlar ve bizlerden uzaklaşmasınlar.

No comments: