SIKINTILARIMIZI DA PAYLAŞABİLİRİZ ( 26 Mayis 1995)

Paylaşma duygusu bizde, diğer toplumlardan daha üstündür. Örneğin; bir sünnet veya evlenme töreninde, yakın ve uzak bir çok kişiyi yanımızda bulduğumuz gibi, bir hastaneye yatma ve ölüm olayında da (Allah kimsenin başına vermesin) birçok tanıdığımız bir araya gelir. Bu çok güzel bir paylaşma duygusudur.

Pekiyi, yaşarken çektiğimiz bazı sıkıntılarımızı da paylaşabiliyor muyuz? Örneğin; yalnızlık, aile geçimsizliği, parasızlık, çocuklarımız ile olan prolemler, işimizde başarısızlık, kumar ve içki düşkünlüğü gibi kötü alışkanlıklarımızı da dostlarımızla paylaşabiliyor muyuz? Belki de birçoğumuz bu gibi küçük saydığımız sıkıntılarımızı “el alem ne der” gibi düşünerek veya ar olur veya başkalarının yanında küçük düşme gibi duyguların tesiri altında genellikle paylaşmayı düşünmeyiz. Kendi kendimize çözmeye çalışırız. Çoğunlukla da kendimiz çözemeyiz. Zaten çözebilecek olsaydık bu sıkıntılara düşmezdik.

Bazen bu gibi sıkıntılarımızen çözümünü bulabilmek için, devamlı olarak beynimizde aynı düşünceleri tekrarlarız. Bir çözüm yolu bulamadığımız sürece daha başka sıkıntı ve ağrılara da sahip olabiliriz. Sonunda, gereksiz yere bir çok ilaç parası da vermiş oluruz. Sizce bu sıkıntıları paylaşarak ondan kurtulmak mı daha iyi, yoksa, el alem ne der diye kendi kendimize tekrar tekrar düşünüp daha fazla dert sahibi olmak mı daha iyi? Beyinde oluşan her düşünce, biyokimyasal salgolar oluşturur. Bu salgılar, olumlu veya olumsuz oluşuna göre, vücut organlarımızın çalışmasını etkiler. Örneğin; uzun bir haftadan sonra Cuma akşamı kendinizi çok yourgun, elinizi kolunuzu kaldıracak gücünüzün bile olmadığını çok hissetmişsinizdir. Aynı akşam bir düğüne gittiğimizi düşünelim. Tekrarlanan hareketli müziğin etkisi ile içinizden kalkıp oynamak gelmiş olabilir. Evde elini kaldıracak gücü bulamayan bir kişi yarım saat sonra oynayabilecek gücü nerden buldu? İşte bunun cevabı, beyinde salgılanan olumlu düşüncelerin devamlı tekrarlanması ile çoğalan biyokimyasal salgılar, vücut organlarınızın çalışma düzenine olumsuz yönde etki eder.

Kendi gücümüzü aşan sıkıntılarımızı paylaşacak birini mutlaka bulmalıyız. Hiç kimse bulamıyorsak bir teype okuyabiliriz, veya bir kağıda yazabiliriz. Yeterki beynimizin kendi kendine aynı şeyi tekrarlamsını önleyelim. Çözemediğimiz dertlerimizi paylaşmanın bir kaç faydasını sıralayalım 1) Konuştuğumuz için rahatlamış oluruz ve sağlığımıza az zarar vermiş oluruz. 2) Rahatladığımız için değerlendirme ve algılamaları daha dpğru yaparız ve kişilerle diyalog kurmamız kolaylaşır, yalnızlıktan kurtuluruz. 3) Karşımızdakilerin de dertlerini bize açmasına yardımcı olduğumuz için arkadaş kazanırız. Çünkü, onların da bizler gibi sıkıntıları olabilir. 4) Aynı sıkıntılardan geçen ve çözümünü bilen biri, bize yardımcı olur. 5) Dertlerimizi paylaştığımız için, etrafımızdaki kişilerin, düşündüğümüz kadar gaddar olmadığını öğreniriz.

Eğer sıkıntılarınızı paylaşamıyorsanız, aynı düşünceleri beyinde tekrarlamak yerine, bir meşgale bulmamız gerekir. Çalışan araba motorunu, kontağı kapatarak durdurabiliriz, fakat beynimizin çalışmasını durduracak henüz bir anahtar yok. Ancak, ona işleyeceği başka bir konu verek aynı şeyleri düşünmesini engelleyebiliriz. Örneğin; müzik, spor, tiyatro, resim, elişi veya bu gibi bir konu ile ilgilenebiliriz. Böylelikle, hem aynı olumsuz düşünceleri tekrarlamaktan kurtulur hem de faydalı bir iş yapmış oluruz. Kimbilir, belki birgün iyi bir eser bile çıkarabiliriz.

Kendi sağlığımız için sıkıntılarımızı paylaşmaktan korkmayalım. Etrafımızdakiler, düşündüğümüz kadar kötü değilerdir. Sonunda göreceksiniz ki herkezin, öyle ya da böyle bir çok sıkıntısı varsır. Size birisi bir derdini açsa, siz onu küçük görecek, alay edecek, reklam edecek kadar kötü müsünüz? Tabiiki hayır. Elinizden geldiği kadarı ile bir çözüm yolu bulmaya çalışırsınız. Karşınızdakileri de kendimiz gibi düşünebiliriz.

Bu gün sokaklarda kendi kendime konuşan kişilerin çoğu, zamanında sıkıntılarını paylaşmasını bilmeyen kişilerdir. Ama bu gün, ister tanısın ister tanımasın, her önüne gelene sıkıntılarını anlatıyorlar.

Paylaşabilme, insana mutluluk verir. Paylaşabilmek, kişiler arasındaki yakınlığı ve samimiyet arttırır. Toplum birliği ve beraberliğine yardımcı olu. Çocuklarımızın da sıkıntı ve düşüncelerini bizlerle paylaşabilmelerine yardımcı olalım.

No comments: