YETENEKLERİMİZİ BAŞARIYA DÖNŰŞTŰREBİLİRİZ (24 Subat 1995)

Her insanın değişik yetenekleri vardır. Bazen bu yeteneklerimiz zamanında farkedilip işlendiğinde gerçekten çok başarılı sonuçlar elde edilmiştir. İşlenmeyen yetenekler ise tıpkı hala yer altındaki zengin maden kaynakları gibi işlenmeyi beklemektedir.

Hayat şartları ve geçim derdiyle uğraşılarımızdan, kendimizde var olan yetenekleri keşfedememiş olabiliriz. Eğer sürekli bir işiniz yoksa, falan ne dedi? Şu arkadaş bana neden böyle davrandı? Bu ve buna benzer soruları kendimize sürekli sorup, beynimizi boş yere harcıyorsak ve hayatı kendimize ve başkalarına zehir ediyorsak? Bir kağıt kalem alıp kendimize soralım. Küçükken en iyi neyi yapabiliyordum? Hangi konuda kendimi yetenekli görüyordum? Bütün aklımıza gelenleri yazalım. Sonunda siz de inananmayacağınız kadar çok yeteneklerinizin olduğunu güreceksiniz.

Bu yeteneklerimiz iyi fotoğraf çekmek, iyi şiir yazmak, iyi resim yapak, iyi seramik işlemek, bir müzik aletini iyi çalmak, iyi oyun yönetmek, iyi iç mimari, iyi bahçe düzenlemek gibi binlercedir. Bu ve buna benzer bir işi mutlaka iyi yapıyorsunuzdur veya yapacağınıza inanıyorsunuzdur. Burada çıkan gazetelerden sizlerin de takip ettiği gibi, geçen aylarda iki bayan arkadaşımız seramikçilikle ilgili yeteneklerini kullanarak ünlü bir galeride eserlerini sergilediler. Yine bu ayın başında başka bir bayan arkadaşımız resim yapma yeteneğini kullanarak yarattığı eserlerini yine ünlü bir galeride sergiledi.

Geçmis yıllarda başlayan ve her geçen gün büyük ilerleme kaydeden tiyatroculuk, müzik çalışmaları, hep kendimizde olan yeteneklerin olumlu yönde kullanılması sonucudur. Bu çalışmalar ne güzel birşeydir. Hem kendimizi, vücut ve zihinsel açıdan aktif tutuyor, hem bir sanat ortaya koyuyor, he de yetişen gençlerimizin yeteneklerinin olumlu yönde geliştirebilmelerine olanak sağlıyor.

Türkiye’de iken belki de imkansızlıklardan dolayı yeteneklerimizi geliştirip, olumlu sonuçlar elde edememiş olabiliriz. Ama, bu ülkede çok imkan var. Devlet desteği ve ilgili ucretsiz kurslar var. Yeter ki biz yapmak isteyelim. Yeteneklerimizi gelişstirmek, kendimize bir iç huzur verir. Kendimize güven verir. Çevremizi genişletir, dar çevre içinde boğulmaktan ve sinir hastası olaktan kurtarır. Kendimizi ve toplumumuzu üst düzeylere getirir. Kendimize ve ailemize yardım eder.

Napoleon Hill’in eserlerinden birinde yer alan, yetenek kullanımı ile ilgili gerçek bir öyküyü aktarayım. Bay M.M. ekonomik sıkıntıdan dolayı eğitimini tamamlayamıyor. Küçük yaşta anne ve babasını kaybediyor. O zamanlar ortada kalan çocuklara bakacak bir kuruluş da oladığı için, kalacak yer ve yiyeceğini kendi temin etmesi ve yaşamını sürdürmesi gerekiyor. Kendine soruyor, ben ne yapabilirim? Hiç bir işte tecrübesi olmadığı ve çocuk olduğu icin hic kimse iş vermiyor. En sonunda ilk okul öğretmeninin “M.M. sen çok güzel resim yapıyorsun” dediği aklına geliyor. Karikatürler çizmeye başlıyor. Gazetelere karikatürcü olarak başvuruyor. Ama çizgileri yeterli olmadığı için kimse iş vermiyor. Sonunda bir kilise papazı karikatürlerini kilise reklamlarına kullanmak için yemek karşılığı iş veriyor. Kilisenin garajında da yatabileceğini bildiriyor. Bay M.M. çok mutludur. Yiyecek yemek ve yatacak yer bulmuştur. Farelerle birlikte garajda yaşamını sürdürüyor. Sonunda fare resmi çiziminde ustalaşıyor. Biliyormusunuz bu bay M.M. kimdir? Çocuklarımızın hatta bizim bile zevkle izlediğimiz televizyoun çizgi film Mickey Mouse’un yaratıcısıdır. Farelerle uyuduğu pis garaj odası nerede, Walt Disney milyarderliği nerede?

Çocuklarımızın yeteneklerinin (bilimsel, sanatsal, sporsal v.s.) anlamak ve o yönde onlara destek olmak, hayatlarında daha başarılı olmalarını sağlar. Onların başarılı olduğunu görmek ise biz anne ve babalara mutluluk verir.

Yeteneklerimizi her yaşta kullanabiliriz. Yeterki yılmadan, azimle çalışmaya devam edelim. Sonunda başarı bizimdir.

Bu bölümü de çoğumuzun bildiği “Colonel Sanders’in, Yeteneği Başarıya nasıl dönüştüğünün öyküsüyle kapatalım. Bay Colonel Sanders 65 yaşında emekli olduğunda, 99 dolar emekli maaşıyla yaşayamayacağını ve birşeyler yapması gerektiğini araştırmaya başlar. Yaşlı olduğu için tekrar iş bulması çok zordur. Kendi yeteneklerini araştırmaya başlar. En sonunda yıllar önce otoyol üzerinde işlettiği lokantada kendisinin geliştirdiği sos ile hazırladığı tavuğun çok sevildiğini hatırlar. O tarifeyi tekrar hazırlar. Bir çok büyük lokantalara başvurur “Benim, bir tavuk pişirme sosu tarifim var. Bu sosla hazırlanıp satılan tavuk başına belli bir komisyon verirmisiniz? der. Hep reddedilir. İki yıl boyunca hep arabasında yatar kalkar ve yediği de yalnız tavuktur. Yılmadan uğraşısina devam eder. En sonunda 44 uncu başvurduğu yer kabul eder. Bu yer Kentucky şehrinde küçük bir lokantadır. Sonunda hepimizin bildiği “Kentucky Fried Chicken” bütün dünyaya yayılır.

Haftaya güröşmek dileğiyle, saygılarımla.

KAYNAK:
1. İnsan Mühendiliği - Nüvit Osmay
2. Unlimited Power - Anthony Robbins, Sınırsız Güç olarak Türkçe’ye çevirisi yapılmıştır.

No comments: