ÇEVREMİZ, DÜŞÜNCELERİMİZ VE HAYATIMIZ (21 Temmuz 1995)

İnsan beyni, gördüklerinden, duyduklarından etkilenir. Bu etilenme ise, düşüncelerimize etki eder. Düşünce tarzımız ise hayatımızın gidiş yönünü belirler. Eğer bu etkilenme olmasa idi, bugün değişik fikirleri savunan kişiler olmazdı. İçinde yaşadığımız ortam (anne baba ve çevreden aldıklarımız, duyduklarımız ve okuduklarımız) bizleri bugün belirle bir fikrin savunucusu yapmıştır. Bu demektir ki, savunduklarımız; bize göre doğrudur. Diğerlerinin savundukları da, onlara göre doğrudur. Eğer sadece karşıt fikirli diye biz, toplum insanlarımız, birbirimize yaklaşamıyorsak, neden düşünen bir varlık olarak, fikirlerimizin güdümünde ve onun esiri olalım? Kendimizde bazı küçük değisiklikler yaparak nedn kendi hayatımızı ve toplum hayatımızı iyileştirmeye götürmeyelim? Belki de bir çoğunuz, insanın belirli bir karekteri vardır o değişmez, neye alışmış ise o yönde yaşantısını sürdürür diyebilirsiniz. Ama zaman zaman bilerek veya bilmeyerek yaptığımız bazı yenilikler veya değişiklikler vardır. Buna bir örnek vereyim. Türkiyeğde trafik sağdan gider. Türkiye’de iken hepimiz buna alışmıştık. Bu gün Avustralya’da neden otomobil sağdan sürmüyoruz? Bu yaılan, var olan bir alışkanlığın değiştirilmesi değil midir? İnsan tabiatı hep yeniliğe, iyileşmeye, güzelliğe açıktır. Bugün, iyi bir şekilde yaşama ortamı bize sağlanmış ise; birileri, bu güzellikleri ve iyileşmeleri, bizlerin hizmetine getirebilmek için, beyin gücü harcamışlardır. Eğer böyle olmasa idi, dedelerimiz gibi eşyalarımıze hala kağnı ile taşırdık. Yenilenme ve iyileştirme konusunda çaba harcayanlar hep kazanmışlardır.

Dağınık bir masada çaleştığımızı, her tarafı çöp ve pislik dolu bir sokakta yürüdüğümüzü, her iki adımda ayakkabımıza bir sakızın yapıştığını, sokalarda hep yüzü asık, birbirine düşük bilinç düzeyinde sözcüklerle konuşan kişilerin dolaştığını düşünelim. Bu görüntüler düşüncemeize nasıl etki eder?

Dağınık bir masada aradığımız bir dökümanı bulmak için yapılan adımalrı kısaca inceleyelim. Beyin göze bak emri verdi. Gözler bütün masayı taradı, bütün görüntüleri beyne aktardı. Beyin, aradüğüm bu mu? Diye bütün görüntüler için ayrı ayrı sorular sordu. Hepsinden hayır cevabı alınca el ve kollara emir verdi. En üstteki dökümanı al bir tarafa koy. Daha sonra onun altındaki dökümana bakması için gözlere emir verdi. Gözler görüntüyü beyne aktardı. Beyin tekrar sordu aradığın bu mu? Eğer cevap hayır ise masanın üzerindeki bütün dökümanlar için aradığımız gerçek dökümanı buluncaya kadar aynı işlemler tekrarlandı.

Buradan anladığımız kadarı, aradıklarımıza daha çabuk erişebilmemiz, etrafımızdaki düzenlliğe çok bağlıdır. Düzenli ve temiz bir ortamda çalışmak düşüncelerimizde de düzenlilik yaratır. Düşüncelerimizdeki düzenlilik ise diğer kişilerle iletişim kurarken daha akılcı bir yaklaşım içinde olmamızı sağlar ve en kısa yoldan sonuca ulaşabilmemizi kolaylaştırır.

Çevremeizdeki düzensizlik, çöp, pislik, dağınıklık görüntüleri ve sıkıntılı, mutsuz kişilerin konuşmaları ve düşüntüleri kısa bir zaman sonra bizleri de etkisi altına alır. Buy etki, düşüncelerimizin düzensiz, dağınık, kararmsar ve olumsuz olmasına yol açar. Nasıl ki limonu sıkınca limon suyu elde edersek, karşımızdakiler için kötmser düşünçelerimiz de, ağzımızdan olumsuz ve eliştirici sözcüklerin çıkmasına neden olur. İstersek, çevremizdeki olumsuz görüntüleri iyileştirebiliriz. Belki de birçoğunu kendimiz yeratmışızdır. Örneğin; çalışmaya yeni başladığımızda, belki de masanın üzeri tertemizdi veya yeni bir semt kurulduğunda sokaklar tertemizdi. Bu olumsuz görüntüler için harcayacağımız çabalar ile hem çocuklarımızı, hem de diğerlerini özendirebiliriz.

No comments: