ÇOCUKLARIMIZ İLE İLETİŞİM (12 Mayis ve 19 Mayis 1995)

Kendimizi bir izleyelim. Kendimizde var olan eleştiri, güvensizlik, suçlama, sigara içme ve bu gibi kötü alışkanlıklarımız veya loumlu düşünme, güler yüzlü, hoşgörülü olabilme, girişkenlik ve bu gibi iyi alışkanlıklarımızın temelinde, hep çocukluğumuzda, gerek anne babadan gerek çevreden edindiğimiz öğretimin ve bizlerle kurabildikleri iletişimin büyük payı vardır.

Bunu daha iyi tanımlamak için, izninizle kendimin sigaraya neden başladığımı anlatayım. Bizim eve misafir geldiğinde annem hep misafir için saklananlardan en güzel yemekleri yapardı. Ben ve karkeşlereme de “Ayak altında dolaşıp durmayın misafiri rahat bırakın” diyerek öbür odaya gönderirlerdi. Biz çocuklar kapı aralığından baktığımımzda misafirler, en güzel yemekleri yemişler ve keyifle sigara tüttürüyorlardı. Misafirin bıraktığı o güzelim yemeklerden kalanları da bozler, mutfakta yerdik. Kalanları yerken de kardışlerimizle, bu iyi misafir, şu kötü misafir diye konuşurduk. Bizlere göre; o iyi yemeklerden çok bırakan iyi misafirdi, az bırakanlar ise kötü misafirdi. O zaman çocuk alı ile, algıladığım şu idi. Çünkü, annem en güzel yemekleri, onlar için yapıyordu. Misafirin rahatsız edilmesi istenmiyordu ve sigara ikram ediliyordu. Bu adamlar, çok büyük olmalılardı. Çünkü, annem babam onlara, bozden daha çok değer veriyorlardı. Onun için ben, hele uzak yerden gelen misafirleri hiç sevmezdim. Çünkü onlar bize bir şey getirmiyorlardı ve annemin babamın ilgisini bizlerden alıyorlardı.

Üniversiteye gittiğimde elime para geçer geçmez, o güzelim yemmeklerden bolca yiyordum. Büyüklüğün gereği diye inandığım sigaraya ise, bir türlu alışamıyordum. Her nefes çekişte boğazım çok kötü yanıyordu. Ama buna alışmam gerektiğine, kendimi inandırmıştım. Çünku annem ve babanmın, bizlerden daha çok değer verdiğine inandığım adamla, büyük bir kişi olmalıydılar. Bu büyük adamlar, sigara içiyorlardı. Onun için ben de büyük olduğumu, belki aileme, belki anne babanma, belki çevreme, belki de kendime ispatlamam gerektiğine inanıyordum. Halbuki sigara içmenin, ne derslerime, ne de beslenmeme faydası vardı. Aksine sağlığıma ve cebime çok zararı oluyordu.

Burada belirtmek istediğim; ne misafir, ne de anne ve babamı kötülemektir. Misafirperverlik bizim bir geleneğimizdir. Esas belirtmek istediğim; çocukların, neleri nsaıl algıladıkları ve değerlendirdikleridir. Bizler de misafirlerimize gerekli ilgiyi göstermenin nedenlerini çocuklarımıza anlatabiliriz. Onların geleceklerini etkileyecek kötü alışkanlıklara sahip olmalarını engelleyebiliriz.

İsterseniz sizler de, inandığınız kötü alışkanlıklarınız var ise, bunların nedenlerini çocukluğunuza inerek araştırabilirsiniz. Eğer çocuklarınızen da bu ve buna benzer kötü alışkanlıklara sahip olmasını istemiyorsanız, onlarla iletişim kurarken bazı değişikliklere gidebilirsiniz.

Çocuklarımızın gelecekteki hayatlarının iyi yönde etkilenebilmesi için kendimizde yapabileceğimiz bazı değişiklere değinelim.

. Zaman zaman bir çoğumuzun, öyle veya böyle, başkaları tarafondan kandırıldığımız veya kullanıldığımız olmuştur. Çocuklarımızın kandırılmamaları için, onlara dğer verelim ve bunu onlara iletebilelim. Kendine değer verildiğini bilerek büyüyen çocuk, başkalarının verdiği sahte
değerler ile daha az kandırılabilir
. Kötü alışkanlıklardan uzak tutabilmek için, onlarla açık açık konuşarak, iyilikleri ve kötülükleri neden ve sonuçlarını örneklerle anlatalım. Gelecekteki hayatlarını etkileyecek alışkanlıkları, başkaları ve kendi deneyimleri ile öğrenebilirler.

. Cezalandırmada ve ödüllendirmede, anne baba olarak, aynı yönde hareket etmeliyiz. Örneğin; çocuk, baba kızarken anneye sığınamayacağını bilmelidir. Annenin ve babanın farklı davranması, ebeveynlerden birinin, onu daha az sevdiği duygusunun oluşmasına neden olur.

. Önce tokat vurup, sonra pişmanlık duyarak kucaklamak, onları şaşkınlığa itebilir. Ne gereksiz yere tokat vurmak için, ne de aşırı sevgi göstermemek için kendimizi ayarlayabiliriz,

. Sevinç ve üzüntülerni bizlerle paylaşabilmelerine olanak tanıyabiliriz. Üzüntülerini başkaları ile paylaşmasını öğrenerek yetişen çocuklar, büyüdüklerinde de aynı alışkanlıkları kullanacakları için, kendi sıkıntılarının içinde boğulmazlar. Yalnız kalmaktan kurtulurlar.

. Her fırsatta azarlamak onların korkak ve pısırık veya herşeye boşveren bir kişiliğe sahip olmalarına yol açabilir.

. Başkalarının yanında onları azarlamak, tenkit etmek, eleştirmek, kendilerine olan güvenin yitirilmesine yol açar. Bizler, onların yaşında iken neler yapabiliyorduk?

. Bir alanda başarısız olurlarsa, başka alanlarda başarılı olabilecekleri alanları bulmalarına yardımcı olabiliriz.

. Elimizden geldiği kadarı ile onlara yalan söylememeye çalışabiliriz. Çocuk, zaten söylenenin, yalan veya doğru olduğunu, anında veya daha sonra öğrenecektir. Bozler de böyle öğrenmedik mi? Çocuklara yalan söylemek, anne ve babaya olan güvenin azalmasına yol açar.

. Kendine güvenen ve sevgiye doymuş olarak yetişen çocuk, iş ve eş seçerken daha başarılı olur.

. Çocuklarımızın bir an büyüdüğünü düşünerek, onlardan çok şeyler bekleyerek, onları azarlamaktan vazgeçebiliriz. Örneğin; “Kazık kadar adam oldun, hala ayakkabını doğru dürüst bağlayamıyorsun” demek, sizce ne sağlar. Sadece nefesimizi yorarız ve gereksiz yere çocuğumuzu azarlamış oluruz. Onlar, zaten hep, bir an önce büyümek isterler ve bir takım işleri daha iyi yapabilmek için uğraş gösterirler.

. Onların koşulsuz olarak sevmeyi öğrenebiliriz ve bu sevgimizi her zaman gösterebiliriz. Örneğin; 1-2 yaşındaki bir çocuk, yastığa süt dökünce anne hemen bir tokat mı vuruyor? Tabii ki anne, yatağın kirlenmesini istemez. Çocuğuna olan sevgisi, ona kızmayı engellemiştir. Çocukla olan bütün ilişkilerimizde, bu var olan sevgiyi kullanabiliriz;

. Onların iyi bir gözlemci ve araştırmacı olarak yetişmelerine yardımcı olabiliriz. Çünkü gelecekte ne çeşit bir hayatın onları beklediğini henüz bilmiyoruz. Gözlemci ve arştırmacı bir kişiliğe sahip olan kişi, içinde bulunduğu ortamda mutlu olabilmesini bilir ve işlerini daha kolay yoluna koyar. Örneğin; bu gün bizler, Avustralya’da yaşıyoruz. Eğer bizim anne babalarımız, büyüyünce buralara geleceğimizi bilebilselerdi, mutlaka bizlere, buradaki hayat hakkında bazı bilgileri bulup aktarabilirlerdi. Bizler de neyin, nasıl olduğunu bildiğimiz bir yerde, daha başarılı olurduk. Gelecekte nasıl bir çevrede yaşayacaklarını tam olarak bilmediğinize göre, onların kendine güvenen, iyi bir araştırmacı ve gözlemci olarak yetişmelerine yardımcı olabiliriz.

Daha öncede belirttiğimiz gibi, Avustraya’da yaşayan bizlerin, çocuklarımızla gerektiği gibi ilgilenebilecek bir çok imkanlarımız var. Yok diyenlerimiz var ise, isterlerse yaratabilirler.

No comments: