KENDİMİZE DİSİPLİN ( 3 Mart 1995)

Daha önceki sayılarımızda Japon’ların ve Alman’ların dinini, dilini ve kültürlerini koruyup, sıkı bir disiplinle çalışarak, ülkelerini ekonomik yönden 7 büyüklerin arasına getirdiklerini belirtmiştik. Bizim toplumumuzda da uyguladıkları belirli bir iş disiplini, yaşantı disiplini, iletişim disiplini, uygulayarak kendi alanlarında başarılı olmuş kişilerimiz var. Ayrıca Űniversiteye giren öğrencilerimizin de başarılarında uyguladıkları disiplinin büyük önemi vardır. Kendi alanlarında başarılı olmuş bu kişilerimizin uyguladıkları sistemler, teknikler, disiplinler basın ve yayın aracılığı ile diğer toplu üyelerimize duyurulabilse, başarılıl kişilerimizin sayısı artar. Bundan da hepimiz fayda görürüz.

İlerlemek istediğimiz alanda başaralı olabilmek için, kendimize uygulayacağımız disiplinin birinci kuralı “Önce düşün, sonra harekete geç” olabilir. İlgilendiğimiz konuda yeterli araştırma yapmak ve gerekli bilgi birikimine sahip olmammız gerekir. Yapacağımız hareketin veya atılımın iyi sonuç vermesi, düşüncelerimizin sağlığına bağlıdır. Sağlıklı düşünebilmek için ise, ilgili konudaki gelişmeleri yakından takip etmemiz ve yeteri kadar okumamız gerekir.

Genelde başarılı olabilmek için kendimize uygulayacağımız disiplini Napoleon Hill, 4 gurupta topluyor.

1. Sağlıklı bir vücut ve kafaya sahip olmak için yiyecek ve içeceklerimizi kontrol altında tutmasını bilmemiz gerekir.

2. Etrafımızdaki gelişen olaylara akılcı yaklaşmasını öğrenmemiz gerekir.

3. Zamanımızın bütçesini tutmasını öğrenmeliyiz. Tıpkı parasal gelir gider hesabını yaptığımız gibi, harcadığımız zaman ve karşılığında kazandıklarımızın hesabını tutmasını öğrenmeliyiz.

4. Kesin bir amacımızı mutlaka saptamamız gerekir. Amaçsız biri açık denizde dalgalara kapılan bir gemiye benzer.

Yine N.H., karşımızdakilerle iletişim kurarken bazı kurallar öneriyor.

1. Karşınızdaki kişi ne kadar sinirli olursa olsun, sakinliğinizi ve soğukkanlığınızı muhafaza etmelisiniz.

2. Tartışmalarda 3 yönle düşünebilmemiz gerekir. Birincisi kendi tarafımız, ikincisi karşımızdakinin tarafı, üçüncüsü ise doğru taraftır.

3. Karşınızda tartışma yaptığınız kişinin milyonları olduğunu düşünün ve miras listesine sizi de ekleyebileceğini düşünün. Milyonlardan vazgeçme pahasına kendi fikrinin doğruluğunu kabul ettermek için karşısındakini kırabilen çok az kişi vardır.

4. Durum ne kadar acil olursa olsun hiç bir zaman sizi üzen bir olaya anında cevap vermeyin.

5. Karşınızdakilerin de en azından sizin kadar ilgili konuda bilgili olabileceğini düşünürseniz diğer tarafı da az kırarsınız.

6. Soru sorarak cevap almayı tercih ediniz.

7. Size yapılmasını ve söylenmesini istemediğini siz de başkasına yapmayınız ve soylemeyiniz. “İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır.” Ata Sözünü hepimiz hatırlarız.

8. Yapıcı uyarı, analiz ve eleştiri ile yapıcı olmayan eleştirileri ayırt edebilmemiz gerekir. Bunu ses tonundan veya yakınlık derecesinden çıkarabiliriz.

9. Her zaman iyi bir lider olduğunuzu düşünürseniz lider gibi davranırsınız.

10. Her olayda toleranslı olmayı öğrenmemiz gerekir.

11. Kesinlikle karşınızdakinin giyim, kuşam, davranışını istenmedikce eleştirmeyiniz.

12. Karşınızdakileri kesinlikle küçük dusurucu ve görücü davranışlar içine girmeyiniz.

13. Karşınızdakilerin olumlu düşünce ve davranışlarını takdir etmesini öğreniniz.

14. Zor durumda olanı daha zor duruma sokucu davranışlardan uzak durabilirsiniz.

15. Karşınızdaki bir konuda ısrar ederse, ona “Bunu nasıl biliyorsun, hissettiklerin mi yoksa bir delile mi dayanıyor? Sorusunu sorun. O kendi doğruluğunu ispatlmaya çalışacaktır. Siz de daha geniş öğrenmiş olursunuz.

Bunlara sizler de birçok yeni kurallar ekleyebilirsiniz. Orneğin; benim zamanla oğrendiğim, bir kendimi düzelme sistemim var. Daha önceleri birileri ile tahminlere dayanan bir konu üzerinde tartıstığımıda ve belirli bir süre sonra benim tahminlerimin doğru çıktigina ilk fırsatta karşımdakine gidip “Gördüm mü, ben sana dememiş miydim? Diye haklılığımı kanıtlamaya çalışırdım. Zaten diğer taraf doğruyu öğrenmiştir. Benim ısrarım ile belkide kızıp doğruyu uygulamaktan vaz geçebilir. Bundan kim ne kazanır. Bu gibi tartışmalara daha çok aile içinde anne - baba arasında rastlanır. Çok şükür, bu kötü huyumdan vazgeçtim.

Diğer bir örnek, henüz tutmayı yeni öğrenen çocuğuma, bardağı düşürüp kırdığında “Niye dikkatli olmuyorsun, bak her yer cam oldu, bardak da gitti” diye azarlardım. Zaten üzüntülü olana, bir üzüntü de ben vermiştim. Bir gün ben bardak kırdığımda, aynı çocuk benim üzüldüğümü görünce: Űzülme, şimdi yeri temizleriz, yeni bir bardak daha alabiliriz” diyerek beni teselli etmişti”.

Sizin de bildiğiniz gibi kız çocuklar anneyi, erkek çocuklar ise babayı model alarak kişiliklerini geliştirirler. Bizler de cocuklarimiz için kendimizdeki olumsuz davranışları, yenileri ile degistirip onlara iyi birer model olabiliriz.

Hepinizin Ramazan Bayramınızı kutlar mutluluklar dilerim.

Haftaya görüsmek dileğiyle.

No comments: