ÇOK SESLİLİĞE ALIŞMAK (4 Agustoz 1995)

Yıllar önce insanlar müzik ihtiyaçlarını gidermek için davul veya keman veya flüt gibi bir tek çalgı aleti kullanıyorlardı. Ama bugün, hemen hepimiz, tek tek müzik aletlerinin bir araya gelmesi ile oluşan bir orkestranın çaldığı müziği zevkle dinliyoruz ve buna alıştık artık. Bir orkestradaki her bir müzik aleti diğerlerinden çok farklı ses vermesine rağmen, bu aletler, belirli bir sırada ve uyum içinde birbirlerinin eksikliklerini gidererek çalındığından zevkle dinleyebileceğimiz çok güzel müzikler ortaya çıkmaktadır. Müzik yarışmalarına bu müzik aletleri, tek olarak katılmamaktadır. Yarışmalara, hepsinin birlikte kullanıldığı orkestra katılmaktadır. En uyumlu çalabilen orkestralar ise, genellikle yarışmayı kazananlar arasındadır.

Düşüncelerdeki gelişim de tıpkı orkestranın gelişimi gibi olmuştur diyebiliriz. Yıllar önce toplumlar kırallıklarla idare ediliyordu. O dönemlerde kral ne derse uygulamak zorunlu idi. İnsanların geliştiridikleri düşüncelerin ve fikirlerin hiç önemi yok idi. Ama, zamanla toplumlar düşünce konusunda da kendilerini yenilemişler, artık toplumlar, cumhuriyet ile yönetilir olmuşlar. Bir tek düşünce yerine artık, birden çok düşünce ve fikirlere yer verilmeye ve bu farklı fikirleri işlemeye başlamışlar. Bu, birden çok farklı fikirler işlenerek, fazlalıkları budanarak ve eksiklikleri giderilerek, toplumlar, kendi menfaatlerini düşünecek şekilde birlikte hareket eder olmuşlar. Farklı düşünce ve fikirlerde olmak kadar güzel bir şey yoktur, ama bunları değerlendirip, bir arada işleyebilen toplumlar hep kzanmışlardır. Bu, bir arada değerlendirmeyi yapmayan toplumlar ise, hep yapabilenlerin güdümünden kurtulamamışlardır.

Burada yaşayan bizim toplumumuzun da, çok farklı fikirlerde olması çok güzel birşeylerdir. Toplum menfaatlerimizi düşünerek bu farklı fikirleri bir arada işleyebilmeyi tam olarak yapabiliyor muyuz? İsterseniz bunu bir örnekle incelemeye çalışalım. Diyelim ki, toplumumuzun çoğunlukta olduğu bir bölgeden bizi temsil edecek birini seçmemiz gerekiyor. Değişik fikir gruplarından ö ayrı adayın, seçilebilmek için başvuruda bulundiğunu düşünelim. Eğer, toplam seçmen sayısı, ancak bir aday çıkaracak kadar ise, herkes kendi adayının seçilemeyecektir. Şimdi burada, kendimize bir soralım. Toplumu temsil etmek için, hiç bir adayın seçilmesi mi daha iyi? Eğer hiç kimseyi seçemediysek, bizim toplumumuz, başka seçilenlerin koyduğu kanun ve kuralların ancak uygulayıcısı olmaya devam edecektir.

İstersek burada yaşayan bizler, farklı fikir guruplarını işlemeyi benimseyebiliriz. Unutmayalım ki davul, keman veya flüt kendi başlarına orkestra oluşturamaz. Orkestra da uyum içinde şalındığında, bu ayrı ayrı çalgı aletlerinin değeri, daha çok anlaşılmaktadır.

Eğer kendimiz karşıt fikir veya düşünceye tahammül edemiyorsak ve kendi fikrimizden başka fikre saygı duyamıyorsak, yalnız ben haklıyım, yalnız benim dediğim ve düşündüğüm doğrudur diyorsak, çocukluğumuzdan bu yana tetişmemeizi gözümüzün önüne getirelim. Eğer bizlere, çocukken, anne baba veya öğretmenlerimiz hiç bir zaman “sen de haklı olabilirsin” dememiş iseler, hep her zaman başkaları haklı olmuş ise, bu duygular bizim bilinç altımızda ne pahasına olursa olsun “kazanmak için hep haklı olacaksın” gibi bir bağımlılık yaratmış olabilir. Bu bağımlılık, bizlerin, başka fikirlere saygı duyabilmemizi engelleyebilir.

Eğer, bu gibi durumlar kendimizde de var ise, bunu çocuklarımıza aşılamayalım. Zaman zaman onların da haklı olabilecekleri duygularını onlara verebiliriz. Onların kendilerine de değer verildiğini, yerine göre yanlış, yerine göre doğru yapabiliecekerini ve başkalarının fikilreine saygı duyabileceklerini onlara küçük yaşta öğretebiliriz.

No comments: