ÇOCUKLARIMIZI DÖVMEYELİM

Bir istatistik yapılsa çocukların yediği dayağın yüzde kaçı gerçek yaptıkları yaramazlığın karşılığıdır, yüzde kaçı anne ve babaların günlük sıkıntılarının acılarının çıkarılması karşılığıdır. Çocukarın neden yaramaz oldukları ayrı bir konudur. Hepimiz biliyoruz ki çocukalar doğarken “Bu yaramaz olacak, bu yaramaz olmayacak gibi sınıflandırmalarla doğmazlar. Öyle zamanlar olmuştur ki, anne ve babanın içinde bulunduğu durumun göre, çocuklar yaptıkları aynı şeyler için bir gün dayak yerken, başka birgün de görülmezlikten gelinmiştir. Böyle durumlar çocukları şaşkınlığa itmektedir. Kendi kendilerine şu soruyu sorabilirler. “Aynı şey için, bir gün azarlandım ve dövüldüm, başka bir gün ise hiç bir şey demediler?. Annemi, babamı ben çok seviyorum ama neden böyle yapıyorlar acaba?” Çocuktaki bu sorular belirli bir zaman sonra başka düşüncelerle yer değiştirmektedir. Örneğin; “Annem veya babam sinirli oldukları zaman sebepsiz yere de olsa beni dövebilirler. Benim gücüm yetmediği için sıkıntılarının acısını en kolay benden çıkarıyorlar. Bende bir insanım, benim yaptıklarım da hatalı olabilir, neden benim düşündüklerimi ve yaptıklarımı birlikte tartışamıyoruz da kaba kuvvet kullanıyorlar”. Bu düşüncelerle yetişen çocuklarımız, kendi özgürlüklerin kazandıklarına inandıkları zaman anne ve babalarından soğuyabilirler. Hatta evden uzaklaşmayı en kolay şey olarak bile görebilirler. Dayak gücü yetenin, gücü yetmeyen üzerinde uyguladığı bir terördür. Şu anda kapıdan biri elinde silahla içeri girse: “Elleriniz başınızın üstünde yatın yere hepiniz” dese bizler nasıl bir duygu içinde oluruz. Çocuklarımız bizden daha güçlü olsalardı, onları dövme yoluna mı giderdik yoksa bir uzlaşma yolu bulmaya mı çalışırdık? Vurulan darbelerin etkisini azaltmak için elleri ve kolları ile yüzüne ve başını saklamaya çalışan “Lütfen vurmayın” dercesini yalvarır gibi yaşlı gözlerle yüzünüze bakan güçsüz birinin ne halde olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Kesinkes çocuğunuzu dövmeye karar verdiyseniz, bu işi bir 10 dakika erteleyebilir misiniz? Bu 10 dakika süresince televizyon seyredebilir, radyo dinleyebilir, bir kitap okuyabilir, başka birileri ile konuşabilir yada çocuğunuzun ilk defa size güldüğü, ilk defa size anne baba dediği veya akşam eve döndüğünüzde koşarak sizi kuçakladığı anı düşünebilirsiniz.

No comments: