ÇOCUKLARIMIZA VEREBİLDİKLERİMİZ ( 25 Kasim 1995)

Çocuklarımıza verebildiklerimizi, maddi ve yetenek olmak üzere iki grupta toplaybiliriz. Bugün üzerinde duracağımız konu, yeteneklerdir. Yetenğin temelini ise, ailede verilen sevgi ve kendine güven duygusu oluşturur. Buna ilave olarak girişimcilik, uyum, araştırma, analiz ve problem çözüm tekniği gibi alışkanlıklarıda çocuklarımıza verebilirsek, onlara en büyük mirası bırakmış oluruz.

Psikoloji uzmanlarına göre, sevgi ve kendine güven duygusu ile yetişen çocukların başarılı olma şansı artarken, sevilmediği ve kendine değer verilmediği gibi bir takım olumsuz duygularla yetişenlerin ise mutlu ve başarılı olma oranı düşüktür. Ayrıca bu olumsuz duygular, anne ve babaya güvenin azalması ile birleşirse çocuklarımız, genç yaşta bir bunalım ve bocalama dönemine girebilirler. Çareyi de evden uzaklaşmada görebilirler. Bu da aile birlik ve bütünlüğünün dağılmasına neden olabilir.

Küçük yaştaki çocukarın en büyek korkusu anne ve babayı kaybetme duygusudur. Anne, baba onların her şeyidir. Arkanızdan ağlamalrını düşünün. Belirli bir yaştan sonra anne be babayı bir model olarak alırlar, onları taktit ederek beyinlerini veya bilgi dağarcıklarını doldururlar. Erkek çocuklar babayı, baba yoksa kendi cinsinden birini; amca, dayı veya öğretmenini model alırlar. Kız çocuklar ise anneyi, anne yoksa çok gördüğü bir bayanı taklit ederek büyürler. Bu modellemeye, erkek çocuların tornavida kullanmasını veya kız cocukların bezle masa silmesini örnek olarak verebiliriz. Bizler de, beğenmediğimiz taraflarımız varsa, onları yenileyerek, çocuklarımız için iyi bir model olabiliriz. Onun icin de atalarımız bizler, “Çocuğa kötü örnek olma”, veya “ağaca çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur” gibi öğütlerde bulunmuşlar. Model iyi olursa resim de güzel olur.

Tabii ki her anne baba çocuğunu çok sever. Onlar bizim canimizdır, varlığımızdır, geleceğimizdir ve herşeyimizdir. Bir çoğumuz “Ben kimin için çalışıyorum ki”, “Çocuklarıma daha iyi bir gelecek sağlamak için yurdumu terkedip Avustralya’ya kadar geldim” diyerek çocuklarımıza verdiğimiz önemi vurgularız. Fakat çocuklarımıza, bazen kendilerini ne kadar çok sevdiğimizi gerektiği gibi iletememiş olabiliriz. Ya da bir çocuğumuz kardeşlerinin kendinden daha çok sevildiği duygusuna kapılabilir. 10 kardeşi olan bir kız çocuğu annesine,”Siz kardeşlerimi benden daha çok seviyorsunuz” sorusuna annenin cevabı şöyle olmuştur. 10 parmağını koy, hangisi acımıyorsa onu keseyim” diye cevap vermişti. Anne baba sevgisi bir çocuk için de aynıdır 10 çocuk için de. Bazen anne baba ve sevgiyi tam iletemediği için çocuklarımız bunu farklı algılayabilirler. Çocuğunu ancak uyurken öpen bir babaya sorulduğunda “şımarmasınlar diye onları ancak uyurken öperim” diye cevap vermişti. Sizce baba sevgisini çocuklarına tam iletebilmişmidir?

Çocuklarımıza, onları sevdiğimizi açıkça ifade edelim. Şımarmazlar, aksine yanlarında olduğumuzu hissederler ve bize olan güven duyguları pekişir. Onlarla gurur duyduğumuzu, onlara inandığımızı, güvendiğimizi söyleyelim ve bunu hissettirelim. Bu duygular çocuklarımızın kendilerine güven duymalarını sağlar. Yaptıklarının önce iyi tarafını görerek onları takdir ve teşvik edelim. Bu duygular çocuklarımızın girişmcilik yeteneğini geliştirir. Ev ödevlerini yaparken veya oyun oynarken çözüm yollarını önce onlara sorarak, analiz ve problem çözme yeteneklerinin gelişmesine yarım edelim. Onlarla konuşurken karşımızda büyük biri varmış gibi davranalım ve bu davranışı hissetsinler. Düşüncelerini sorularını ciddi olarak dinleyelim. Yapmak istemediğimiz, istekleri için kestirip atmak yerine neden yapamadığımızı onlara izah edelim.
Çocuklarımız anlamaz görünürlerse de anlarlar. Bu gibi detaylı açıklamalar çocuklarımıza problem çözme alışkanlığını kazandırır. Bu alışkanlıklar da bilinçaltına yerleşerek, onların hayatlarında başarılı olmalarına yardımcı olur.

Bir çoğumuz, “Ben sadece bir anneyim ev, otomobil vb borçlarımızı ödeyebilmek için devalı çalışıyorum, ne yapabilrim ki”? diyebilir. Anne deyip geçmeyelim. Anne iyi bir sırdaş, iyi bir arkadaş, iyi bir dost, iyi bir oyun arkadaşı, iyi bir eğitmen, iyi bir öğretmen vb, anne herşeydir. 24 saat içinde, çocuğunuza en az 1 saat zaman ayırabiliyor musunuz? Bir saat nedir ki, bir arkadaşla lak lak ederken geçip gider, ama bu zaman çocuğunuzun gelişmesinde çok önemli olabilir. Bir saatlik zaman derken, yemek yerken veya televizyon seyrederken veya gazete okurken çocuğunuzla ilgilendiğiniz zamanı demek istemdedim. Bütün benliğinizle onunla ilgilenmeyi kastettim. Tıpkı, çok değerli bir arkadaşla ilgilendiğiniz gibi ayırdığınız zamanı kastediyorum.

Avustralya’da yetişen çocuklarımızın Türkiye’de yetişenlerden daha fazla ilgiye ihtiyaçları vardır. Çünkü, Türkiye’de okul ve çevreden alınan eğitim aileden alınan eğitim uzantısıdır. Halbuki Avustralya da ailede verilen eğitim, okul ve çevreden alınan eğitim, okul ve çevreden alınan eğitimden din, dil ve kültür bakımından farklıdır. Bu eğitim, olumsuz etkiler oluşturabilir. Ancak anne ve babanın desteği ile, çocuklarımız olumsuz etki ve duygulardan kurtulabilir ve başarılı olur. Onlara şanslı, daha akıllı daha cesur olduklarını benimseltebiliriz. Örneğin; iki dil konuşabiliyorlar, istedikleri anda başka bir ülkeye (Türkiye’ye) tatile gidebiliyorlar, gibisinden cesaret verici konuşmalar yaparak morallerini yüksek tutabiliriz ve her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirebiliriz. Böyle bir destek, aile birliğini bir arada tutabildiği gibi çocuklarınızın başarısını da arttırabilir. Bu zorlukları basşarabilen ailelerimiz de var onları örnek alabilirsiniz.

Sevilmediği, değer verilmediği, aile ve çevre eğitim farklılığını yenememe veya anne ve babaya olan güvenin kaybolması gibi olumsuz duyguların tesiri altında bazı gençlerimiz aileden uzaklaşmış olabilir. Bir yerde karşılaştığım bir baba, “Türkiye’de param, arabam evim yoktu ama, mutlu ber yuvam vardı, şimdi param, arabam, evim var ama, çocukarım ailemden uzaklaştı” demişti. Aileden uzaklaşan bu gençlere, yaklaşım biçimimizi değiştirerek onların tekrar aramıza katılmasını sağlayabiliriz. Örneğin; çok seviğiniz bir arkadaşa verdiğiniz yemek daveti gibi çocukarınıza da bir davet verebilirsiniz. Gerekirse, geçim derdinden dolayı onu ne kadar çok sevdiğinizi anlatamadığınızı da belirtebilirsinizğ Eğer sigara içiyorsa sigarsını yakabilir, eğer içki içiyorsa bardağını doldurabilirsiniz. Bunları anne baba olarak bizler yapamıyorsak, yapacak birileri mutlaka bulunur ve çocuklarımız da onların yanında olur. Bunu yapabilmek bir çok anne baba için çok zor olabilir Bir tarafta çocuğunuzun sağlığı, ne durumda olduğunu başkasından öğrenmek var. Diğer tarafta ise çocuğunuzun her an yanınızda olduğunu görmek ve hissetmek var. Tercih size kalıyor.

Sonuç olarak diline ve kültürüne bağlı, sevgiyle yoğrulmuş, kendine güvenen, girişimcilik yeteneğine sahip gençler yetiştirebiliriz. Bu gençlerimiz, başarılı olup lobiler oluşturabilir. Bizlerin başaramadığı işleri başarıp toplumumuzu layık olduğu yere getirebilir. Bu bölümü de bir ata sözü ile kapatalım, “Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur”.

Haftaya görüşmek üzere.

Saygılarımla.


KAYNAKLAR:

PERSONEL POWER - Anthony Robbins
POÜER TALK - Anthony Robbins

No comments: