TANINAN OLANAKLAR VE KULLANIMI (9 Haziran 1995)

Avustralya’da yaşayanlara Avustral’ya Hükümeti ve yan kuruluşları, bir çok olanaklar tanımaktadır. Etnik toplumlara sağlanan ek mali yardımlar da vardır. Bu ek olanakların asıl amacı, yeni bir ülkeye gelenlerin uyum sağlayabilmelerine yardımcı olmaktır. Bu olanakardan bir kaçını sıralayalım. İş bulamayanlara işsizlik parası, ücretsiz sayabileceğimiz sağlık hizmetleri, yine ücretsiz ve sınırsız eğitim ve öğretimm hizmetleri, kendi kültürümüzün yaşatılması ve toplum üyelerinin uyum sağlayabilmmesi konusunda çalışma yapan kuruluşlara grant adı altında verilen mali destekler, yetenek ve meslek geliştirmek ve işe hazırlama konusunda ücretsiz kurslar ve eğitim imkanları, iş kurmak isteyenler için düşük faizler krediler, mali zorluk içinde olan ailelere elektrik, kira ve okul masraflarına yardım, özürlü çocuklar için bakım parası yardımı gibi daha bir çoğunu sıralayabiliriz.

Pekiyi, bizler, bu sunulan olanakları tam olarak kullanabiliyor muyuz? Eğer kullanıyorsak bu yardımları, bu ülkeye uyum sağlamamıza yardımcı oldu mu? Yeteneklerimize neler ekleyebildik, yeni neler öğrenebildik? Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlayabilmek için ne gibi çalışmalar yaptık?

Bilhassa, eğitim ve öğretim henüz parasız iken, yararlanmaya çalışalım. İlerde bu olanaklar, paraı olabilir. Örneğin, bir zamanlar vatandaşlık müracatı ve pasaport alımı ücretsiz idi. Ama bugün, belirli bir para ödenmektedir.

Ayrıca, toplum kuruluşlarımızın düzenlediği Türkçe, İngilizce meslek edinimi kurslarından ve bilgilendirme toplantı ve seminerlerinden de yararlanabiliriz.

Bazı yardımlarımızın düzenlediği Türkçe, İngilizce meslek edinimi kurslarından ve bilgilendirme toplantı ve seminerlerinden de yararlanabiliriz.

Bazı yardımların sürekli kullnılması ise, insanın yeteneklerine yenilerini eklemeleri bir yerde dursun, kendinde var olanların da kaybolmasına neden olabilir. Var olan yetenek kaybolur mu diyeceksiniz. Evet, olur. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım. Beş çocuklu bir ailede, işsizlik ve çocuk parası gibi yardımlarla eve giren para miktarının, bir kişinin çalışmasıyla kanılan para ile hemen hemen aynı olduğunu düşünelim. Bu kişi çalışmak ister mi? İlk bakışta çalışmak, patallık gibi görünür. Çünkü, çalışsa da çalışmasa da aynı parayı alıyor. Matematik hesaplama olarak bu doğrudur, bir işe girmeye gerek görülmeyebilir. Pekiyi, beş yıl süreyle bu ailded hiç kimsenin çalışmadığını düşünürsek, aile içindeki huzur ve çocukların durumu ne olur?

Bir kere, uzun bir süre işlemeyen vücut ve beyin, aktifliğini kaybeder. Hepimizin bildiği gibi “işlemeyen demir paslanır”.

Diğer bir zararı; uzun bir süre bir iş yapmayan kişide de, bir işe yaramadığı ve faydalı olmadığı şeklinde bir moral çöküntüsü ve yalnızlık duygusu oluşmaya başlar. Bu rahatsızlıklar, diğer aile fertlerini, bilhassa çocukları çok etkiler. Birçok kişi çalıştığı iş çevresenden arkadaş edinirken, çalışmayan kişi, kendini yalnızlık içinde bulur ve kendini karamsarlığa kaptırabilir veya umutsuz hissedebilir. Bu ve buna benzer olumsuz düşünceler, vücuttta daha başka ağrı ve sızılara neden olur. Böyle bir ortamda yetişen çocuklarda, sorumluluk alma ve çalışarak birşeyler becerme isteği kaybolur. Devamlı olarak, kolay ve kısa yollardan sonuca ulaşmanın yollarını ararlar. Ama, genellikle başarılı da olamazlar. Bu başarısızlıklar çevre ve aileden uzaklaşmalarına bile yol açabilir.

Kazanç gibi gözüken, aslında, sonunda kaybedilen başka bir örnek daha verelim. Okul yardım sandığından parasal gücü gerçekten yeterli olmayan çocuklar için kitap, kalem, defter, gezi ve spor giderleri için, yardımlar veriliyor. İlk bakışta, çocuklarımızın okul ihtiyaçını okul yardım sandığından karşılama yoluna gitmek, bir kazanç gibi görünebilir. Ama öyle olmuyor. Çünkü by yardımlar, diğer velilerden toplandığı için, hemen okul açıldığında çocuklara verilemiyor. Diğerlerinin kitap, kalem ve defteri var iken, yardım bekleyen çocuk, bir süre kalemsiz, deftersiz okula gidip geliyor. Bu, doğal olarak, çocuğun başarısını olumsuz yönde etkiliyor. Dönemin sonunda, anne baba olarak oğlum, kızım, neden zayıf oldın, diye sormak doğru mudur? Ayrıca, bu gibi yardımı almak için kuyrukta beklemenin ve arkadaşları arasında ezik düşmenin verdiği sıkıntılar, çocuklarımızın ileri yaşlarda kişilik bozukluklarına veya kendine güvenin yitirilmesine veya her zaman ne söylenirse körü körüne kabullenir bir kişiliğe sahip olmalarına veya her zaman kendilerini başkalarından küçük görmelerine yol açabilir. Bu gibi duygular ise, gençlerimizin başarılarını olumsuz yönde etkiler.

No comments: