ZENGİNLİK (14 Nisan 1995)

Zenginlik deyince genellikte akla ilk gelen maddi varlıklarımız olur. Belki de bir çoğumuz, sahip olduğumuz gerçek zenginliğin farkında bile değilizdir. Nedir bu sahip olduğumuz büyük zenginlik. SAĞLIK. Evet, sağlığımız yerinde olmayınca, uğrunda koştuğumuz varlıktarı elde etsek neye yarar.

Hepimiz yakından tanıdığı dünyadanın ve Türkiye’nin sayılı zenginlerinden Sayıin Vehbi Koç, zenginliği şöyle tanımlıyor: Sağlıklı bir vücuda sahipseniz 1 yazın. Sağlıklı bir kafaya sahip iseniz, yani duyabiliryor, konuşabiliyor, düşündüklerinizi uygulayabiliyorsanız birin önüne iki tane sıfır koyun. Şu andaki zenginliğiniz yüz dolardır. Eş ve çocuklarınızin sağlığı yerinde ise, elinizdekine idi sıfır daha ekleyin. Şu andaki varlığınız 10,000 dolardır. İşiniz varsa bir sıfır daha ekleyin. Arabanız varsa bir sıfır daha ekleyin. Şu andaki zenginliğiniz tam on milyondur (10,000,000). Ve böylece elinizde olan başka yeteneklerinizi de ekleyerek toplam zengilinğinizi hesaplayabilirsiniz diye belirtiyor ve sonunda ekliyor. Eğer başa koyduğunuz 1'i silerseniz, elinizde ne kalır diyor. Cevap; bir çok sıfır.

Gerçekten doğrudur. Bir kısmımız elimizdeki gerçek sahip olduğumuz varlıkların farkında olmayabiliriz. Her geçen gün mutsuzluğumuz artmış olabilir. Eğer şu anda mutlu değilseniz, buraya geldiğiniz ilk günleri düşünün. O zaman şu halinizden daha mı mutluydunuz? Eğer öyle ise, bugön daha fazla maddi varlıklarımız olduğu halde neden daha az mutlu oluyoruz? Bunun sebebi, bu ulke mi veya etrafımızdakiler mi? Tabii ki hayır. Eğer elimizde olanlara şükretmesini bilir, olayların nedenini araştırıp çözüm yollarını uygulayabilirsek, bugünkü mutluluğumuz arabilir.

Beynimize çözemiyeceğinden fazla yük yüklememek gerekir. O bize daha çok gerekli. Diyelim ki elinizde bir tek valiziniz var. Bütün seyahaterinizde onu kullanıyorsunuz. Bir yere giderken gereğinden fazla eşya doldurursak, hepinizin bildiği gibi bavul patlayabilir. Eğer valizi patatırsak, hem bugün eşyalarımızı taşıyamayız, hem valizden oluruz, hem de gelecekte taşıyacaklarımıze valizsiz kaldığımı için taşıyamayız. İşte, beynimizi de böyle düşünebiliriz. Ona birden, çok problemi aynı anda yüklersek hiç birini çözemez. Ama bir bir yüklersek, beynimiz bütün problemleri çözebilir.

Önceden yazdığımız bir arap ata sözünü bir kez daha tekrarlayım. “Ayakkabım yok diye üzülüyordum. Ama bir ayağı olmayan birini görünce yokuşları bile koşarak çıkmaya başladım.” Ciddi bir kaza geçiren arkadaşım, iyileştikten sonra şöyle demişti “Yaşamak ne güzel bir şey, artık eşime, çocuklarıma, etrafımdakilere eskisi kadar sinirlenmiyorum. Etrafımda, çocuklarımda ve eşimde ne güzellikler ve yetenekler varmış, onları şimdi çok iyi anlıyorum” demişti. Evet bakmasını bilirsek o kadar güzellikler var ki, yeterki bakmasını bilelim.

Lisede iken okuduğum bir kitapta anlatılan öyküyü de, ilgili olduğu için aktarmak istiyorum. “Kendi işinde çalışan George, çok yorulduğunu, bir çok şeye yetişemediğini, çalışanları istediği gibi kontrol edemediğini ve bu gibi bir çok sorunu olduğunu ve dertlerin altında boğulmak üzere olduğunu, arkadşı Hill’e anlatır. Eğer benim bu dertlerime bir çözüm bulabilirsen, sana 1000 dolar veririm der. Hill’in cevabı şudur: İnsanların yorgunluk hissetmedikleri, biribirlerine kizmadıkları bir yer biliyorum, istersen seni oraya götüreyim der. Hill, arkadaşı George’u arabasına alır doğru mezarlığa götürür. George bak bu adamlar, hiç birbirine kızmıyor ve hiç yorgunluk da hissetmiyorlar. Ama hepsi toprağın altında, der.

Sağlığınız yerinde, fakat ufak tefek şeyler için canınızi sıkıyorsanız, bir hastenenin sakatlar servisinde yatanları ziyarete gidibilirsiniz.

Evet, elimizdeki sağlık varlığının kıymetini, varken anlayalım. Sağlam kafa ve sağlam vücuda sahip oldukça ve sorunlarımızı bir bir ele aldıktan sonra çözemeyeceğimiz problem yoktur.

Bu bölümü de Dr. Norman Vincent Peale’den biz sözle bitirelim “Her problemin içinde çözüm çekirdeği saklıdır.” Haftaya görüşmek dileğiyle, saygılarımla.


KAYNAK: “You can, if you think you can” Dir. Norman Vincent Peale.

No comments: